“Bir proje, bir röportaj” başlığı altında
gerçekleştirdiğimiz röportajlardan ikincisini Teorik Futbol Eğitimi” sayfasının
kurucusu Ali Han Uygun ile gerçekleştirdik.
Ali Han Hoca Türk futbolunda görsel materyal eksikliğine bir
isyan olarak sayfayı kurduğunu söylüyor ve “Bu işi federasyon yapmalıydı”
diyor. “Başka bir materyal yoksa ve Ali Han Uygun’un hazırladığı videolar 200
bin izleniyorsa bu Türk futbolunun ayıbıdır” diye de ekliyor.
Teorik Futbol Eğitimi projesi, ülke ve dünya futbolu ve
futbolda maç analiz üzerine gerçekleştirdiğimiz bu keyifli röportajı sizlerle
paylaşıyoruz.
Futbol
Kolektifi: Hocam kendinizi kısaca tanıtır mısınız?
Ali Han
Uygun: 1975 Kırıkkale doğumluyum. İlk, orta, lise eğitiminin tamamını
Kırıkkale’de tamamladım. 1994 yılında üniversiteyi kazandım. Eskişehir’de
Anadolu Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü
mezunuyum. 99 yılında Eskişehir’de ki eğitimimi bitirdim. Ankara’ya yerleştim.
Ankara’da çeşitli sektörlerde ticaret yaptım. Evliyim. İki tane oğlum var. Şu
anda da Ankara’da yaşıyorum.
FK:
Futbol geçmişinize dönecek olursak gerek sporculuk gerek antrenörlük
kariyerinizdeki belli başlı kilometre taşları nelerdir?
AU:
Futbol hayatıma küçük yaşta Kırıkkale’de başladım. Kırıkkale’de Amatör kümede yıllarca
futbol oynadım. Üniversiteyi kazanana kadar amatör futbol hayatım Kırıkkale’de devam
etti. 1994 yılında üniversiteyi kazandıktan sonra bir sene de Eskişehir’de
oynadıktan sonra orada futbolu bıraktım. Kırıkkale’de oynadığım takım
profesyonel lige çıktığı sene üniversiteyi kazandım. Buna olumsuz demek
istemiyorum ama üniversite eğitiminin futbol hayatımı etkilediğini söylemek
mümkün.
FK:
Kesintiye uğrattığını söyleyebilir miyiz?
AU: Eğer
üniversiteyi kazanmamış olsam profesyonel futbol hayatına geçiş yapacaktım. Ama
nasip değilmiş. Pişman da değilim açıkçası. Antrenörlük hayatıma ise 2011
yılında Ankara’da Şentepespor Kulübünde başladım. 2011’de Kütahya’da kursu
bitirerek C diplomamı aldım. Şentepespor Kulübü'nde kısa bir süre çalıştıktan
sonra Dikmenspor’da çalışmaya başladım. Antrenörlüğümün ilk yılında 22 yıldır
2.amatör kümede mücadele eden Dikmen Spor gibi köklü bir kulübü oradaki
özverili futbolcular sayesinde 1.Amatör kümeye çıkarttık.
Bir sene
sonra Karadenizgücü’nde çalışmaya başladım. Karadenizgücü’nde çalıştığım sezonda
lige zirvede bitirdik ve takımımız SAL ligine çıkma başarısını gösterdi. Aynı
sezon BAL liginde Etimesgut Belediyespor’da Mete Işık hocanın ekibinde
performans ve analiz antrenörü olarak göreve başladım. Karadenizgücünden sonra
orada da bir şampiyonluk yaşayınca üç yılda üç takımla beraber bir üst lige
çıkmış oldum.
FK:
Futbol bilginizin ve tecrübenizin gelişmesinde en büyük rol oynayan faktörler
nelerdir? Oynadığınız veya çalıştığınız kulüp ya da kulüpler mi, bireysel
özveri ve çaba mı, birlikte görev yaptığınız spor adamları mı ya da bunlardan
birkaçı aynı anda mı etkili oldu?
AU: Almış
olduğumuz futbol eğitiminin tamamı Kütahya’da gittiğimiz C lisansı kursundan
ibaret. Onun haricinde bir futbol eğitimi almadım. Türkiye’de antrenör eğitimi
konusunda ciddi eksiklikler olduğu düşüncesindeyim ve antrenörlerin kendi
kendilerini geliştirme zorunluluğu olduğu kanaatindeyim. Ben de başarabildiğim
oranda bunun üstüne eğiliyorum. Bu yüzden en büyük etkenlerden bir tanesi kendi
çabalarım olduğu görüşündeyim. Tabi ki çevremde bana destek olan insanlarıda unutmamak
lazım. İkincisi internette Teorik Futbol Eğitimi adı altında bir sayfam var.
Antrenörlüğümün birinci yılında böyle bir sayfayı faaliyete geçirdim. Bu
sayfanın gelişimimde çok büyük katkısı olduğunu düşünüyorum.
FK: Kariyerinizde geleceğe ilişkin
hedefleriniz nelerdir?
AU: Her
zaman için en yukarıyı hedefliyorum. Hiçbir zaman hedefimi küçük tutmadım. Ulaşabildiğim
en yüksek yerde bırakmak niyetindeyim. Şu anda benim üçüncü yılım ve 3. Ligde
yardımcı antrenör olarak çalışıyorum. Bundan sonrası için ise hayırlısı olsun
diyorum.
“Bu
materyalleri hazırlamak aslında Federasyonun işi”
FK: Hocam
biz bu röportajları “Bir proje, bir röportaj” başlığı çerçevesinde özellikle
ülke futboluna katkı sunma kaygısı güden ama aynı zamanda bir arayışı da içinde
barındıran çeşitli yaratıcı ve özgün projelerin fikir sahipleriyle
gerçekleştirmeyi daha çok tercih ettik. Bu doğrultuda az önce bahsettiğiniz
gibi Teorik Futbol Eğitimi bizim sizinle bu röportajı talep etmemizde başta
gelen sebeplerden bir tanesi oldu. Peki, Teorik Futbol Eğitimi projesini nasıl
tarif edersiniz? Nedir Teorik Futbol Eğitimi?
AU:
Teorik Futbol Eğitimi’nin çıkış amacı kesinlikle Türk futboluna hizmet
etmektir. Bu, hiçbir ticari amaç gütmeden yapmış olduğum bir proje. Zaten bana
maddi hiçbir katkısı olmadı. Olması yönünde her hangi bir çabam da olmadı.
Teorik Futbol Eğitimi adı altında ilk yaptığım şey futbol antrenörleri için maç
ve antrenman defteri çıkartmak oldu. Bir çok antrenör arkadaşıma hediye ettim. Şu
anda ise birçok yerde kullanılıyor. Bu beni hakikaten mutlu ediyor.
Taklitlerinin yapıldığını ve Süper Lig takımlarının logosunu değiştirip
kullandığını da biliyorum. Buna üzülüyor musun derseniz, hiç üzülmüyorum aksine
seviniyorum. Öncelikli düşünce Türk futboluna hizmet etmek olduğu için ürünlerin
taklitte olsa kullanılıyor olması amacıma ulaştığım anlamına geliyor. Onun
haricinde Facebook’ta yoğun bir şekilde takipçisi olan ve Youtube’da
videoları ciddi tıklanma sayılarına ulaşan Teorik Futbol Eğitimi sayfam
var. Bunların ortaya çıkış sebebini de Türk futbolundaki eğitimin eksikliğine
bir isyandır. Çünkü Türk futbolunda görsel eğitim materyali yok. Görsel eğitim
materyalini ortaya koyabilecek olan kim var diye baktığınızda en başta Türkiye
Futbol Federasyonunu görüyorum. Türkiye Futbol Federasyonunun antrenörlere ve
oyunculara görsel eğitim materyalleri sunması gerekiyor. Ancak bunu
yapmıyor. 2011 yılında antrenörlüğe başlamış, profesyonel futbol geçmişi
olmayan Ali Han Uygun’un sosyal paylaşım sitelerinde yayınladığı videolar 200
binden fazla izleniyorsa, belki söylediklerim yanlış anlaşılabilir ama bu Türk
futbolunun ayıbıdır. Bunu açık açık buradan ifade etmek istiyorum. Buradan da
sesimizi duyurabilirsek futbolu yönetenlere seslenmiş olalım; Türk futbolunun,
Türk futbolcusunun, Türk antrenörünün görsel eğitim materyallerine ihtiyacı
var. Mümkünse çalışmalarına yön verirken bunu da dikkate alsınlar. Çünkü beni
arayıp bana mesaj atıp “Hocam sağ bek mevkiinde oynayan bir oyuncu ne
yapmalıdır, sol bek mevkiinde oynayan bir oyuncu nasıl pozisyon almalıdır,
stoperin görevleri nedir bunların videoları var mıdır” diye arayanlar var. Bu
ve buna benzer soruları soranların hepsi her yaştan futbolcular. ancak benim
tek başıma bunlara yetişme şansım yok. Bu hizmet benim boş zamanlarımda yapmış
olduğum çalışmalardan ibaret. Şu anda sosyal paylaşım sitelerinde hazırlamış
olduğum 32 tane eğitim videosu var. Burada futbolla ilgili, futbolun aslında
temel taşları olan birçok konuyu işlemeye çalıştım ancak bu sadece Ali Han Uygun’un
yapabileceği bir iş değil. Bu işe birilerinin el atması lazım diye düşünüyorum.
Çünkü çocuklarımızın ve ve biz antrenörlerin eğitime ihtiyacı var.
FK:
Bugüne kadar nasıl geri bildirimler aldınız? Muhakkak çok sayıda güzel geri
bildirim gelmiştir bunların hepsini tek tek hatırlamak da sıralamak da oldukça
zordur. En çarpıcı olanlarını söylemenizi istesek.
AU:
Yüzlerce teşekkür aldım. Çocukların aileleri aradı. Arayanlar, mesaj atanlar
oldu. "Uzun süredir oğlum için aradığım şeyleri sizin sitenizde
buldum" diyenler oldu. Takımlarına izletmek için eğitim videolarını
isteyen meslektaşlarımız oldu. Herkese cevap vermeye ve yardımcı olmaya
çalıştım. Genelde teşekkür ve iyi dilekler geldi, olumsuz hiçbir geri bildirim
almadım. Bu da insanı mutlu ediyor, motive ediyor ama bir yere kadar
yapabiliyorsunuz. Bu işe kısa bir süredir ara vermiş durumdayım. Çünkü şu anda profesyonel
bir kulüpte çalışıyorum ve bu işlere vakit bulamıyorum. Bu da aslında beni
derinden yaralıyor. Bu bir sosyal proje. Sosyal projeyi mutlaka devam ettirmek gerektiği
düşüncesindeyim.
FK:
Projenin bundan sonraki serüvenine ilişkin tasarılarınız ve hedefleriniz
nelerdir, aslında belli oranda belirttiniz ama daha somut olarak ne
söylenebilir?
AU:
Öncelikle şunu söyleyeyim ki bu benim yalnız yapabileceğim bir iş değil. Ben
bugüne kadar hep yalnız yaptım. Benim dileğim Teorik Futbol Eğitiminin Türk
futboluna hizmete devam etmesi. Bunun için bu işe eğilebilecek bir ekip kurmayı
düşünüyorum. Mutlaka bu işe talip olacak insanlar çıkacaktır.
“Dünyada
futbol hızlanıyor”
FK: Peki
Hocam, bu sayfa sonuçta belli bir birikimin, çalışmanın ve yaratıcılığın ürünü.
Bu doğrultuda fırsat bulmuşken biraz da ülke ve dünya futboluna dair çeşitli
meselelere dair fikirlerinizi almak isteriz Futbol Kolektifi olarak.
Dünyanın
en büyük futbol organizasyonu dünya kupası geride kaldı. Bir dünya kupasının
ardından bu seneki turnuva ile ilgili değerlendirmeleriniz nelerdir? Önceki
turnuvalara kıyasla dikkatinizi çeken yenilikler ve farklılıklar nelerdir?
Dünya Kupası ışığında değerlendirecek olursak sizce ne gibi gelişmeler
gerçekleşiyor dünya futbolunda?
AU: Benim
gördüğüm en büyük fark futbolun her geçen gün daha da hızlandığı. Oyuncular
hızlanıyor. Artık çalışmalar daha bilimsel olduğu için bu bilimsel çalışmaların
etkileri sahaya yansıyor. Bir diğer konu ise bu dünya kupasında sistemli ve
pozisyon hatası yapmayan takımların diğerlerinden bir adım önde olduğunu
gördük.
FK: Ülke
olarak bu turnuvada yer alamadık. Katılamayışımız tek başına bir ölçüt değildir
ancak ülke futbolunda çeşitli eksikliklerin olduğu aşikar. Sizce ne gibi
eksiklikler bizim dünyanın önde gelen futbol devlerinin gerisinde kalmamıza
neden oluyor? Ülke futbolunun idari yapısı ve organizasyonu mu? Bilimsel veri
eksikliği mi? Maddi kaynak eksikliği mi? Altyapıya verilen önemin yetersiz
olması mı? Tesis eksikliği mi? Başka bir sebep mi?
AU:
Öncelikle alt yapı eğitimlerinde sıkıntı olduğunu düşünüyorum. A takımlara
harcanan paraların belli bir kısmı alt yapılara harcansa futbolumuz bu hallerde
olmazdı. Futbol eğitimimizin çok daha erken yaşta başlaması gerekiyor. Geçen
yıl U-11 müsabakaları vardı. İlk defa oynandı.. Ondan önce ki senelerde en küçük
yaş grubu u-13 yaş grubu idi. Yani geçen yıla kadar 12 yaşın altındaki daha
küçük çocukları biz müsabakaya çıkarmıyorduk. Geçen yıl o müsabakalara U-11
eklendi, bu sevindirici bir gelişme. Ben bu yaş sınırının daha alta
düşmesi gerektiğini düşünüyorum. Yan çocuklar 8-9 yaşında müsabaka oynamaya
başlamalı. Çünkü çok geride kalıyoruz. Futbol eğitimindeki eksikliğin dışında
yönetici profilinde de büyük sorunlar görüyorum. Futbolu bilmeyen yöneticilerle
çalışmak zorunda kalıyoruz. Maddi sıkıntının Türk futbolunda çok fazla olduğunu
aslında düşünmüyorum ben. Maddi sorundan ziyade maddi kaynakları yanlış
kullanma sorunu var. Çünkü her kulüp belli anlamda para harcıyor. Şu anda hiç
altyapısı olmayan kulüpler var. Aslında en büyük sorun bence bu. Kulüplerimiz
altyapısı olmadan her sene üst gruplara çok yüksek miktarlarda para harcıyor ve
kesinlikle altyapıya hiçbir yatırım yapmıyorlar, - bu nokta çok önemli
özellikle belirtiyorum- şu anda profesyonel takımların A takımlarındaki
hocaların aldığı maaşla altyapı hocalarının aldığı maaşı kıyasladığınız zaman
futbolumuzun neden gelişmediğini net bir şekilde anlarsınız.
FK: Siz
de internet üzerinden yayın yapan bir sayfanın yöneticisisiniz ve çok faydalı
içerikler üretiyorsunuz. Peki, sizce bilgisayar, internet ve teknolojik
olanaklar ülke futboluna katkı sağlama doğrultusunda yeterince kullanılıyor mu?
Son noktada sizin yürüttüğünüz çalışma bireysel ve gönüllü bir çalışma. Bu
konuda esasen sorumluluk sahibi sayılabilecek federasyon, akademi veya başka
kuruluşlarca yabancı kaynakların yeterli düzeyde incelendiğini ve oradaki
verilerin ülke futboluna kazandırıldığını düşünüyor musunuz? Sizce bu konuda
neler yapılabilir?
AU:
Sondan başlayalım, kaynakların Türk futboluna kazandırıldığını düşünüyor
musunuz dediniz. Şu anda Türkiye’de oyun sistemleriyle ilgili siz bana bir
kaynak gösterin. Aslında sorunuzun cevabı orada. Yani, şu anda Türkiye’de
Türkçe anlatımı oyun sistemleriyle ilgili kaynak bulma şansımız yok. Ama
yurtdışında araştırdığınızda başka dillerde binlerce yazılı esere
ulaşabilirsiniz. Ama ülkemizde maalesef yok. Bu şu anlama geliyor, söylediğimiz gibi
bunlarla ilgilenen birimler bunların tercümesini yapabilirler, onu da bir
kenara bırakın çünkü bu da hoş da bir şey değil aslında,yurtdışında
yapılmış bir şeyi Türkçeye çevirip getirmekten ziyade bizim insanlarımızın
oturup bu çalışmaları yapması lazım. Sistemleri anlatmak aslında çok kolay
benim bunla ilgili kafamda çeşitli projeler var Ama bunu hayata geçirebilmek
bizim elimizden gelecek bir konu değil. Mesela beyin jimnastiği yapalım
sizinle, çıkalım Fatih Terim hocaya önüne bir tane futbol sahası koyalım
sahanın üstünde oyuncular olsun, Türkiye Futbol Federasyonunun bir projesi
olsun bu, bize 4-3-3 sistemini anlatsın. Hoca anlatsın, 4-3-3’de bek oyuncusu
ne yapar, ileri uç sağda oynayan ne yapar, 4-3-3 oynayan bir takımda
santraforun özellikleri ne olmalıdır? Örnek veriyorum 4-2-3-1 de olabilir bu
sistem önemli değil. 4-2-3-1’de oynayan defansif orta sahaların özellikleri ne
olmalıdır. Ne zaman kimin kademesine girmelidir? Bunu Fatih Hoca görüntülü bir
şekilde bizlere anlatsa, bizler de 4-3-3 nasıl oynanırmış bunu görsek, 4-2-3-1
nasıl oynanırmış, ne zaman 4-4-2 oynamamız lazımmış, bunları görsek fena mı
olur? İyi olur değil mi? İşte bizim bu gibi şeyleri Türk futboluna
kazandırmamız gerekli. Ve ben bu gibi şeylerin Türk futbolunun eksiklikleri
olduğunu düşünüyorum.
Bu
anlattığımın güzel bir proje olduğunu kanaatindeyim. Gidelim Ertuğrul Sağlam
bize 4-2-3-1’i anlatsın. Aykut Kocaman bize
4-4-2’i anlatsın. Mehmet Özdilek’ten,Şenol Güneş’ten,Mustafa Denizli’den ve
burada ismini sayamadığım onlarca saygıdeğer hocalarımızdan dinleyelim. Bunlar
sistemleri görüntülü bir şekilde anlatabilir. Bizler de faydalanırız, oyuncular
faydalanır. Bir sağ bek oyuncusu nasıl oynayacağını Ali Han Uygun’a soracağına
Fatih Terim’den dinlese internette her hangi bir sosyal paylaşım sitesinde bir
tıkla ulaşsa kötü mü olur? Bence harika olur ama bizim futbolumuzda bilgiyi
saklama gibi bir hastalık var.Bilgi paylaştıkca büyür.Önce bunu aklımıza
sokmalıyız.
FK: Peki,
sizce böyle bir proje gerçekten akıl edilemediği için mi, yetersizlikten dolayı
mı, yoksa ketumluktan dolayı mı yapılamıyor? Bu tabi biraz niyet okumaya girer
bu yanıyla doğru bir şey değildir belki ama en azından bunun başka bir sebebi
varsa bu konuda bir değerlendirme yapabilirsiniz.
AU:
Ketumluk diyemem, antrenörlükte paylaşımla ilgili büyük sorunlar var, biz bunu
biliyoruz. Ancak, Türkiye Futbol Federasyonunun bunu paylaşması gerekiyor.
Bununla ilgili bir proje yürütmesi gerekiyor. Yani bu ketumluk olamaz. Ama
düşünülememiş olabilir mi? Türkiye Futbol Federasyonu kaç tane oyun sistemi
varsa, atıyorum on tane oyun sistemi var, bu on tane oyun sistemini on tane
ayrı, on tane kıymetli hocamıza anlattırsa, bunları videoya çekse Türkiye
Futbol Antrenörleri Derneği aracılığıyla tüm illere dağıtsa tüm antrenörlerin
eline geçse, sosyal medyaya koysak böyle bir proje yapılsa sistemler üzerine
çok da fazla sıkıntı yaşamamış olur insanlar.
En
azından doğrusunu yapmış oluruz, -siz de antrenörlük yapıyorsunuz- en azından
10-12 yaşında bir çocuğa küçükten bunun doğrusunun ne olduğunu öğretebiliriz.
Ben böyle düşünüyorum. Yapılması lazım, belki de düşünülmemiştir diye tahmin
ediyorum.
FK: Peki
bunun ötesinde yani hem teknolojinin daha verimli kullanılması anlamında hem de
genel olarak futbol camiasının yapısı, bileşimi ve kullandığı bilgiler,
veriler, antrenman yöntemleri anlamında ülke futbolunun daha iyi yerlere
gelmesi için genel olarak neler yapılabilir? Diyelim ki Federasyon Ali Han
Uygun’a gelip bir acil önlem planı hazırlamasını istese Ali Han Uygun’un
paketinde neler olurdu?
AU:
Kesinlikle görsel materyallerin sayısını arttırırdım futbolda. Çünkü insanlar %
90 görerek öğreniyorlar, bu kesin bir şey. Yani bizim toplumumuzda okuma
alışkanlığı zaten yok, antrenörlere en azından temel bilgi olarak görsel
materyaller sunulabilir, oyunculara da görsel materyaller sunulabilir. Ben
olsam kesinlikle görsel materyale ağırlık veririm. Hiç yok çünkü.
Bu arada
teknolojinin kullanımına ilişkin soruyu da atlamamış olalım, teknoloji son
yıllarda üst düzey takımlarda kullanılmaya başlandı. Şu anda şöyle söyleyeyim
çok acıdır 3. Lig takımları, bazı 2. Lig takımları dahil futbolda maç analizi
yapmıyor. Bu çok büyük bir dezavantaj. Bir savaşa gittiğinizi düşünün,
rakibinizin ne yaptığını bilmezseniz o savaşı kazanma şansınız hiç yok.
Rakibinizin tehlikeli yönlerini, tehlikeli silahlarını bilmezseniz kazanma
şansınız hiç yok. Şu anda BAL ligi dahil Amatör Süper Lig dahil hepsinde
mutlaka analizci çalıştırılması gerekiyor. Futbolda maç analizi yapılması
gerekiyor.
FK:
Olanaksızlıklardan dolayı mı yoksa iyi bir planlama olmamasından dolayı mı?
AU: İyi
bir planlamadan ziyade insanların bunun faydalı olacağına inanmamaları
diye düşünüyorum.
FK:
Öneminin kavranmadığını düşünüyorsunuz?
AU: Evet
kesinlikle önemi kavranmamış halde. Yani her hangi bir hocayı gönderiyorlar,
hoca izliyor, üç beş satır bir şey yazıyor, bunun gibi. Her hocanın farklı bir
maç izleyişi vardır. Her hoca farklı noktayı görür Onun için bunun görsel
olarak desteklenmesi şart.
FK: Zaten
futbolda analizin ortaya çıkışı serüveni de buna dayanmıyor mu? Yani insan
gözünün ve hafızasının sınırları, algısının hatırlama konusunda subjektif
olabilme ihtimalinden dolayı da buna ihtiyaç duyulmuyor mu?
AU:
Kesinlikle, Çünkü tekrar tekrar izleyeceğiniz bir maçta göreceğiniz şeylerle,
bir kere izlediğiniz bir maçta göreceğiniz şeyler arasında çok büyük bir fark
var. Kaydettiğin zaman tekrar tekrar izleme şansına sahipsin.
FK: Peki
hocam güncel meselelere gelecek olursak; öncelikle geçen sene gerek Demetevler
Karadenizgücü ile Ankara 1. Amatör Liginde gerek Etiemsgut Belediyespor ile
Bölgesel Amatör Lig’de çok başarılı bir sezon geçirerek şampiyon oldunuz. Sizi
ve her iki kulüpteki çalışma arkadaşlarınızı tebrik etmek istiyoruz.
AU:
Teşekkür ederim, sağolun.
FK: Bu
sene Etimesgut Belediyespor olarak profesyonel ligde mücadele edeceksiniz ve
siz de bu takımın teknik ekibinin bir parçası olarak görev yapacaksınız.
Başarılı bir sezon diliyoruz sizlere. Takım olarak sezon hazırlıkları nasıl
gidiyor? Hedefler nelerdir?
AU: Önce
geçen yıldan başlayayım biraz. Demetevler Karadenizgücü bir alt lige düşmüş bir
takımdı. Yoğun bir çalışmayla hem grubumuzu hem de play-off grubunu şampiyon
olarak bitirerek bir üst lige çıktık. Oyuncularımızın bunda çok büyük bir
payı var, özverili çalıştılar, bazı yaşadığımız sıkıntıları su yüzüne
çıkartmadılar. Öncelikle onlara başarılar diliyorum. Çünkü antrenörlük hayatımda,
hani köşe taşları vardır ya, Demetevler Karadenizgücü benim için kesinlikle
öyledir. Unutamayacağım noktalardan bir tanesidir.
Şu anda
Etiemsgut Belediyespor’un başarısı için Etimesgut Belediyespor teknik ekibinin
içerisindeyim. Bunda Mete Işık hocanın bana güvenmesinin büyük payı var. Çünkü
ben antrenörlük hayatımda aşağı yukarı üç yıldır hiç destek görmedim. Röportaj
öncesinde size de anlattığım gibi burada da anlatayım. Biraz da esprili
bir dille anlatırsak şöyle örneklemek istiyorum. Ben antrenörlüğü Caretta
caretta kaplumbağalarının yumurtadan çıktıktan sonra denizi bulmaya
çalışırken yaşadıkları serüvene benzetiyorum. Hiçbir yardımcıları yok,
hiçbir destekleri yok. Denize ulaşabilirsen belli oranda yaşama şansın var.
Çünkü hiçbir antrenör diğer antrenöre destek olmuyor. Burada Mete Hoca’nın bana
büyük desteği oldu. Ben bu hususta sizin nezdinizde ona da teşekkür
etmek istiyorum. Çünkü güvendi, beni ekibine aldı. Ben de yüzünü kara
çıkartmamak için elimden gelen her şeyi yapıyorum.
Etimesgut
Belediyespor benim için profesyonelliğe geçiş sürecinde bir adım. Daha çok bu
sezonu ortama alışmak, profesyonel liglerin havasını koklayabilmek, o ligleri
görebilmek adına bir imkan olarak görüyorum. Çünkü sonuçta profesyonel futbol
oynamadım ben, amatör futbol oynadım. Bunla da gurur duyuyorum onu da
söyleyeyim. Amatörlerin belki bir temsilcisi olarak da orada bulunuyorum.
Antrenörlüğünün 3. yılında 3. Ligde antrenörlük yapmayı yakalamış bir insan
olarak kendimi de şanslı görüyorum. Ama bu seneyi biraz daha alışmak dönemi en
azından 3. Ligi görme dönemi olarak geçireceğim. İnşallah başarılı bir sezon
geçiririz. Hazırlıklarımız tüm hızıyla devam ediyor. Sporcularımız özverili bir
şekilde çalışıyor. 1. hazırlık dönemini 3 Ağustos itibarıyla bitiriyoruz.
Ardından da Nevşehir’e kampa gidiyoruz. Orada 19 günlük bir kamp süreci
geçireceğiz. İnşallah oradan sağ salim istediğimizi alarak dönersek lige iyi bir
başlangıç yaparız diye düşünüyorum.
Röportaj: Futbol Kolektifi-Ulaş Taştekin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder